Sait Faik Abasıyanık kimdir

“Yazmasam meczup olacağım” diyecek kadar yazmaya bağlı bir yazı çalışanının hayat öyküsüdür: Sait Faik Abasıyanık…

“Yazmasam meczup olacağım” diyen Sait Faik Abasıyanık; Türk öykücülüğünün ve edebiyatının değerli isimlerindendir. Onun hikayelerinde kahvehaneler, balıkçılar ve sokak satıcıları vardır. Onun hikayelerinde buram buram insan görüntüleri vardır. Zira Sait Faik öykücülüğü öteki bir edebiyat ve hikayeciliktir.

Cumhuriyet öncesi ve sonrası verdiği yapıtlarla Türk edebiyatına büyük katkısı olan Sait Faik Abasıyanık’a dair…

Genellikle toplumun alt kesitlerinden seçtiği kahramanları gerçekçi bir yapıdadır. Hikayelerindeki en besbelli temalar tabiat, balıklar, deniz ve Rum balıkçılardır. Hikayelerinin dışında roman, şiir ve röportajları bulunmaktadır. 18 Kasım 1906’da Adapazarı’nda doğan muharririn gerçek ismi Mehmet Sait’tir.

Babası Mehmet Faik Beyefendi, kereste tüccarıydı. İlköğrenimine Adapazarı’nda başlayan Sait Faik, ortaöğrenimine İstanbul Erkek Lisesi ve Bursa Lisesi’nde devam etti.

Edebiyat hayatına bu devirde şiir ile atılmıştı. Birinci hikayesi “İpek Mendil”i 1926 yılında yazmıştı. 1929 yılında ise Kenan Hulusi aracığı ile “Uçurtma” isimli adlı hikayesi Milliyet gazetesinde yayınlandı.

AYDIN ORTAMLARDA BULUNDU

1928 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Türk Lisanı ve Edebiyatı Kısmı’nda iki sene okuduktan sonra babasının isteği üzerine İsviçre’ye iktisat okumaya gitti.. Lakin çok geçmeden Fransa’ya geçti.

1931-1935 yılları ortasında Fransa’da kaldı. Kültürel yapısı enteresan gelen Grenoble kentinde uzun bir müddet kalarak entellektüel çevrelere girdi.

İçki ve avare ömür ile tanışması bu türlü başladı. Burada sürdüğü sistemsiz hayat yüzünden babası onu geri çağırdı ve 1935 yılında yüksek tahsilini yarıda bırakarak Türkiye’ye döndü.

Türkiye’ye döndükten sonra bir mühlet Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mektebi’nde Türkçe öğretmenliği yaptı.

Ardından babasının açtığı toptancı tahıl mağazasını işletmekle uğraşsa da başarılı olamadı. II. Dünya Savaşı yıllarında “Haber” isimli gazatede adliye muhabirliği yaptı.

SEMAVER…

Bu periyottan sonra yalnızca yazı işleriyle uğraşmaya karar verdi. 1936’da birinci kitabı “Semaver” yayınlandı. 1939 yılında babasının vefatı üzerine yazmayı bıraktı. Maddi zahmet çeken annesiyle birlikte Burgazada’daki meskeninde yaşamaya başladı.

Türkiye’de siyasi rejimin müelliflere baskısının ağır olduğu bir devirde, 1940 yılında “Şahmerdan” isimli kitabı kitabını yayınladı. Bu kitapta bulunan bir hikaye nedeniyle Sıkıyönetim Mahkemesi’nce yargılanmıştı.

Sayfa: 152

KİTABI TOPLATILDI

Beraatine kadar “Medar-ı Muaşeret Motoru” adlı kitabı da toplatıldı. 1946 yılında kendisine siroz teşhisi konulana kadar yazmaya devam etti.

Hastalığının kendisinde yarattığı duygusallık olgunluk devri yazılarında tesirli olmuştu. Ancak bir müddet sonra yazmaya tekrar başladı. 1951 yılında yazdığı “Kayıp Aranıyor” isimli kitabı toplatıldı.

FAHRİ ÜYE SEÇİLDİ

1953 yılında Amerika’daki “Mark Twain” derneğine fahri üye seçildi. 11 Mayıs 1954’te Burgazada’daki konutunda sirozdan ölene dek yazmaya devam etti. 1963 yılında annesinin vefatından sonra Burgazada’daki evi “Sait Faik Müzesi” haline getirildi.

Vasiyeti mucibince yapıtları Darüşşafaka Derneği’ne bırakıldı. Annesi Makbule Hanım’ın uğraşlarıyla vefatından bir yıl sonra verilmeye başlanan kıssa mükafatı “Sait Faik Öykü Armağanı” hala devam etmektedir.