ICF Türkiye, yine bir dünya devini konuk etti: “tesa Bant”

Home » ICF Türkiye, yine bir dünya devini konuk etti: “tesa Bant”
ICF Türkiye,  yine bir dünya devini konuk etti:  “tesa Bant”

Dr. Mete Konuralp: “Koçluk İnsan Kaynaklarına bırakılacak bir konu değil ve bir kurumda koçluğun yerleşmesi için lider sahiplenmesi ve sağlıklı iletişim şart.”

 

Uluslararası Koçluk Federasyonu ICF’in ülkemizdeki tek yetkili temsilcisi ICF Türkiye“Dönüştüren Koçluk Hikayeleri” webinarının 17.’sinde; Tchibo ve Nivea-Beiersdorf AG gibi ünlü marka/kurumların da sahibi olan Maxingvest AG’in bünyesinde faaliyet gösterendünyanın en önemli kendinden yapışkanlı ürün ve sistemler üreticisi tesa Bant’ı konuk etti. Etkinliğe, firmanın Türkiye Ülke Müdürü, Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda bir üniversitede değişim ve dönüşüm dersleri veren Dr. Mete Konuralp katıldı. 

 

Son 1,5 yıldır gerçekleşen ve ülkemizde bir ilk niteliği taşıyan bu etkinlik, 20’ye yakın holdinginin üst düzey yöneticisinin konuk edilmesi ve iş dünyasında koçluğu ileriye taşıyacak özgün uygulamaların ele alınmasıyla adından söz ettiriyor.

 

100’den fazla ülkede 5 bine yakın çalışan

ICF Türkiye’nin yeni seçilen 2022-2024 Dönemi Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Emre Şentürk ve Yönetim Kurulu Üyesi Beyza Erdem Balcı’nın moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte; 100’den fazla ülkede 4827 çalışanıyla bir dünya devi olan tesa Bant’ın, dünya ve Türkiye’deki koçluk uygulamaları ele alındı.

 

Tchibo ve Nivea kardeş kuruluşlar

Konuşmasına tesa Bant’ın 125 yılı aşkın bir kurumsal deneyime sahip olduğunu vurgulayarak başlayan Konuralp, “Böyle köklü bir deneyim için, farklı dönemlerde, farklı değişim konseptlerinden geçmeniz gerekiyor doğal olarak. Biz bir Alman firmasıyız ve Tchibo ve Nivea gibi köklü markalar, grubumuza ait diğer bilenen markalarıdır. Onların da deneyimlerini eklemek gerekiyor. Bu deneyimlerin en önemlilerinden birisi insan kaynakları ve insan kaynaklarına verilen değer olduğunu söyleyebilirim.” dedi. 

 

Şirket çalışanlarının 95’i koçluk çalışmalarını tamamladı 

tesa Bant’ta, çalışanların ve yöneticilerin kişisel gelişiminde koçluğun rolünün oldukça önemli olduğunu vurgulayan Konuralp, sözlerine şöyle devam etti: “Ben tesa Bant ailesine 96 yılında dahil oldum. Kurum olarak koçlukla tam olarak tanışmamız 2012 yılında oldu. Ben de 65 saatlik bir eğitim aldım ve 20-25 saat kadar da aktif koçluk yaptım, sertifikalarımı aldım. Bu eğitimleri tamamladığınızda şirketinize başka bir gözle de bakıyorsunuz ve bu uygulamayı şirketime de yansıtmaya karar verdim. Ayrıca bugüne kadar 2 tane de dış koçumuz oldu. Şirket çalışanlarımızın 95’i koçluk çalışmalarını tamamladı. Elbette biliyorsunuz koçluk eğitimi başka bir şey; birebir koçluk hizmeti almak başka bir şey. Tam bu noktada çok keyif aldığım bir şeyi de paylaşmak istiyorum: Şu ana kadar koçluk almayan arkadaşlarımız gelip, büyük bir istekle ‘Biz ne zaman koçluk alacağız?’ diye soruyorlar; bunları duymak çok güzel. Son yıllarda kendi içimizde, özellikle insan kaynakları uzmanı arkadaşlarımız koçlukla ilgilenmeye başladılar ve onlara da koçluk eğitimleri aldırıyoruz ve iç koçlarımız oluyorlar. Böylece hem içeriden hem de dışarıdan koçluğu bütünsel olarak şirkete yansıtmış olduk.”

 

Formülleri ve hayat kesitlerini koçluk ile birleştirmek 

tesa Bant’ın koçluk dönüşüm hikayesini bir metaforla anlatacak olsanız hangi metaforu seçersiniz sorunu da yanıtlayan Dr. Mete Konuralp şunları söyledi: “Ben görsel bir insanım, sonuçta mühendisim ve formülleri de severim ve bunlar metafor olgusu ile çok güzel birleşiyor.“Koçluk, ‘bireysel hayat formülünün’ kurulması ve/veya kurgulanmasında önemli bir bireysel ve kurumsal gelişim aracıdır. Koçluk, kişinin bugününe dokunup, gelecekteki kendine, bu dokunuştan dolayı teşekkür etmesine aracılık etmektedir. Kişisel hediye paketinizin hazırlanılması ve açtırılmasıdır. Koçluk raporu ise hediyesidir ve çalışılan konularla ilgili farkındalık yaratır.” 

 

İç koçluk ve eğitim-akreditasyon

Online etkinliğin takipçilerinden gelen soruları da yanıt Konuralp, “İç koç olmak için hangi özelliklere yeteneklere sahip olunması gerekir?” sorunu şöyle yanıtladı: “Öncelikle istekli olunması gerekiyor. Şirket içerisinde çalışan biri olarak öncelikle bu konuda eğitim alınması gerektiğini düşünüyorum; sertifikanızı kesinlikle almalısınız. ICF’in akredite etme konusu, yetkinlik verme konusu, kalibre etme konusu çok önemli. Daha sonra şirket içerisinde gönüllülük bağlamında bir duyuru yapıp, isteyenlerin katılımıyla deneyimleri başlatması lazım.” 

 

Lider sahiplenmesi ve iletişim

Kurum olarak koçluğun değişim sürecinde yaşadıkları zorluklara da değinen Konuralp; “Genel olarak değişim konseptine baktığımız zaman itiraz, direnme süreçleriyle başta karşılaşıyorsunuz elbette. Dolayısıyla bence burada 2 önemli nokta var: Birincisi kurum içerisinde liderin rolü ve bakış açısı… Bu konuya hiç inanmayan ya da bu konuyu İnsan Kaynakları departmanına bırakmış bir liderseniz, o zaman bunun İK’nın bir alt işi olarak görürsünüz. Bütün yönetim kadrosundan aşağıya doğru bütün fonksiyonlara indirilmesi lazım. Bireysel olarak çok iyi olabilirsiniz ama beraber bir arada bir şey çıkartabiliyor musunuz, bu çok önemli. İkincisi ise, iletişim. Çünkü sizin bunu organizasyonun farklı katmanlarına indirgemeniz lazım; bunu başkalarına bırakmamanız lazım. Lider olarak sizin iletişime ön ayak olmanız gerekiyor. Siz bir de rol modelseniz, liderseniz bunun anlaşılmasını da kolaylaştırıyorsunuz. Bu zorluğu kırmak açısından lider ve iletişim çok önemli.” dedi. 

 

Koçluk İK’ya bırakılacak bir sistem değil…

Koçluk sürecine henüz başlamamış veya süreci devam eden kurumlar için bazı deneyimler de paylaşan Konuralp, sözlerine şöyle devam etti: “Bu deneyimi yaşamak isteyen firmalara ilk önerim, koçluğun IK’ya bırakılmaması gereken bir konu olduğudur. Üst yönetimden, CEO’dan, şirket sahibinden başlayarak algılanması lazım… İkincisi de, bunun tek seferlik bir çalışma olmaması lazım. Gerektikçe, duruma göre kurumsal karar vererek, ikinci, üçüncü koçluklara da girebilirsiniz. Öncelikle yönetici ekibinin muhakkak koçluk almasını tavsiye ederim. Yönetici ekip koçluğa inanmıyorsa bu sistemin yerleşmesi pek mümkün değil. Kişisel gelişim programları içerisinde IK’nın muhakkak bir alt grubuna eklemek lazım koçluğu. Koçluk eğitimlerinin, koçluk çalışmalarının şirkette bir program dahilinde yönetiliyor olması lazım. Sadece biz koçluk aldık, koçluk yapıyoruz diyerek şirketlerin bunun pazarlamasını yapmaması lazım. Bir şeyi yapıyorsanız içten yapmalısınız, koçluğu içselleştirmek çok önemli. Koçluğu içselleştirmiş şirketlerin başarıya daha yakın olduğunu düşünüyorum. “

 

Teknolojiye dikkat!

Global dünyada koçluğun geleceğine de değinen Dr. Mete Konuralp, sözlerini şöyle tamamladı: “Koçluk mesleğinin geleceğine, isterseniz üniversite hocası şapkamla yanıt vereyim. Bence koçluk mesleği gelecekte kaybolmayacak çünkü insanız. Konuştuğumuz konular biraz soyut, 8-10 seansta soyut konuları konuşuyoruz. Ortada somut bir şey yok ana somut eyleme geçtiğiniz zaman geliyor bu somutluk. Siz eylemi yapıp farkındalığı hayatınıza geçirdiğiniz zaman bütün konuştuğunuz soyut konular somut hale geliyor. Bence bu konsept devam edecek burada değişen bir şey olmayacak ama teknoloji ile beraber muhtemelen koçluk da biraz evrilecek, dönüşecek diye düşünüyorum. Bugün koçluk yapan insanları bence biraz teknolojiye eğilmeleri gerekiyor. Teknoloji nasıl değişiyor bakmaları gerekiyor; metaverse, robotlar, yapay zeka, makine öğrenmesi vb. Bunu uzmanların tartışması gerecek, benim ön görüm bu.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Leave a Reply

Your email address will not be published.